29 Kasım 2008 Cumartesi

düşünüyorum o halde.......


gün boyu düşündüklerimden bi kısmı:D


saçlarmı boyatsam mı?

otobüs kaçtımı ki?

umarım geç kalmamışımdır:S

ne yesem ki?

şu kızın çantası ne güzelmiş:)

ay ne giyinmiş bu böyle ya:(

çiğ köfte alıyım güzel görünüyor

ben nasıl büyük adam olucam

kotaM doldumu acep

bu araba dizelmi benzinlimi

jantlar çelikmi orjinalmi

halama gitsemde kahve içsek

sevgilim napıyoki


vsvsvsvsvsvsvsvs

28 Kasım 2008 Cuma

uçuk kaçık hallerim var ya:((


dudağımda kocaman bi uçuk çıktı,taluda geçenlerde uçuk kaçığın klibini koymuştu bloguna ama benim uçuk yara olan uçuktan:(eski masallarda yazardı ya hani bi dev varmış bi dudağı yerde bi dudağı gökte cinsinden aynı öle gibi hissediyorum kendimi...eskiden dudağımda uçuk çıkınca arkadaşlar aynı seren serengile dönmüşsün derlerdi yine öle bi anımdayım sanırım:( kafamda bi sürü plan var ve hiçbirini hayata geçiremiyorum,geçen aylarda taluyla beraber yüzme kursuna yazılacaktık aklımız sıra .....talunun interneti yoktu o zamanlar evlerine yeni taşındıklarından terasa çıkıp orda korsan olarak nete giriyor, ufak bi hareketinde tekrar netten düşüyodu..gece soğukta gündüz sıcakta epey genleşmişti,olayı kotarmak bana düşüyodu detaylı bi arama yapıp bize uygun bi kurs buldum aradık falan,o zaman ikimizinde tek bi ideali vardı seneye olimpiyatlara katılacak kadar ii yüzeme öğrenecektik ama bi türlü fırsat bulup gidemedik..talu tabi hemen yeni bi aktivasyon bulmuş ille gidelim ortamların balını emelim falan die beni gaza getirmeye çalışıyo neymiş dedim tenis dedi...ya tenisi her yerde oynayamayız misal bi pikniğe gitsek nasıl icra etcez dedimsede dinletemedim bu seferde aklımız sıra hülya cup a katılacaktık seneye..tabi ben yine gidemedim talu hızlı adımlarla zirveye doğru yükseliyo...hülya avşar teniste birini yenmişti bi kere hiç unutmam,o zmnalar televole izlerdim bende tüm yaşıtlarım gibi,televole spikeri mikrofon uzattı şampiyon belli ikinci kim dedi anaaa nasıl tuttum bu lafı ben... o zamanlar baya bi ekmeğini yemiştim,ortamlarda prim yapıyodum bu lafla,gözümü kapayıp taluyu hayal ettim bu lafı söylerken içten içe gururlnadım doğrusu anna kornikovadan ne ekisği vardı arkadaşımın boysa boy sarı saçsa sarı saç bebeksi tense bebksi ten:Dsonradan talunun babasının golfa merak sardığını seneye kaya çilingiroğlunu bile alırım aşşaaaya dediğini öğrendim sevincim ikiye katlandı:)))görüldüğü üzre hangi icraata girmeye kalksak en tepedekinie ulaşmak hedefimiz oluyor hep...misal futbol oynamaya kalksak dünya şampiyonu olmak,cirite başlasak Kars'ın parlayan yıldızı unvanını almak,piyonaya başlasak fazıl say olmak isterdik kesin:Dgeçenlerde halamla kardeşim tartışmışlardı halam duygusal bi baayan olduğundan biraz duruma içerlenip ağladı sonra ortamı yumuşatıp küsleri barıştırmak için bayram gelemisini beklemeden orda durmu düzelltik ,kardeşim bilgisayardan servet kocakayadan şilele die tuncelinin çakkıdısı olarak bilenen kürtçe bi halay şarkısı açtı biz hemen halay çekmeye başladık,sanki 5 dakika önce kavga eden biz değilmişiz gibi ,kardeşim aynı cennet mahallesine benziyoruz dedi bizde kahkahayı patlattık :Dbazı insanlar vardır ya hayatımızda yeri olan kalpimizde taht kurmuş biizm için öncelik sahibi kişiler işte o insanlar hep olsun isterim hayatımda hiç göremesem ,telefon edip sesini duyamasam bile onların bi yerlerde olduğunu bilemek beni çok mutlu eder...

12 Kasım 2008 Çarşamba

bence...

eskiden bakkal amcalar mavi esnaf önlüğü giyerlerdi,globalleşen dünyanın küçük bi kasabaya dönmesiyle bakkallar hipermarket olunca küçük bakkallardan da pek kalmadı ...ama ben geçen bi tane bakkal gördüm.adı da marketlere inat bakkalliyeydi.üstelik sahibi olan amcada koyu mavi önlük takmıştı,valla gururlandım:Dhalk otobüslerinde bi tane öğrenci diyince paso sormayan muavinleri çok sviyorum çünkü pasom yok:)ankaralı şarkıcıların yıllardır takım elbise ve renkli kravatla kendilerini bozmadan tv ye çıkmalarına hayretle bakıyorum...hergün facebooka bakmadan uyuyamıyoruz ne acı yahu...çayı açık içen insanlar de hafiften arızalı gelir bana...düğün şarkıcısı dizisini bitiren yapımcıya sesleniyorum:ne güzel diziydi be,diziyi sadece reklamlardan takip ediyordum ,bi kere bile izlemedim ama bitmesine çok üzüldüm doğrusu...kışın kazak ören annelerin elinden öpüyorum,onlar çok iyi insanlar bence:)

7 Kasım 2008 Cuma

hayatım farklı bi yöne doğru aktığını hissediyorum bu aralar...çok huzurluyum çokkk

3 Kasım 2008 Pazartesi

değer mi hiç??


gece yolcularını çok başarılı buluyorum..özellikle aysel gürel tarafından yazılmış bir sezen aksu şarkısı olan değer mi hiç 'i ne güzel yorumlamış herifler valla alkışlıyorum...şarkının eski halinide slowtürk gibi radyo kanallarında geceleri çok fazla dinleyen bi insan olarak,bu versiyonunu daha çok sevdiğimi belirterek rapçi ramizin şarkıya katmış olduğu rengi acayip sevdim...hergün dinletiğim bi şarkı oldu değer mi hiç...ayrıca şarkının isyan havasıda bu eseri tadından yenilmiyo kılıyo....tüm bunlar birleşince benim best of larım arasına gireceği belli bi güzellik çıkıyo ortaya...bi de 121 telefon arızdan bahsetcem...telefonumuz bozulduğunda tanuştığım bi gerçeklik bu numara..daha önce hiç bilmezdim oysa:)aradğın zaman gereksiz bi bürokrasiden geçip için daralarak ve bolca küfür ederek telefon numarını bırakıyosun....eskiden okuduğum bi öykü vardı deli dumrul die...adam hakketen kafayı kırmıştı::)bi köprü yaptırmıştı köprüden geçenden 2 lira geçmeyenden 5 lira alıyodu puhahhahah:))))ayva çiçek açmış yaz mı gelecek ,gönül bu sevdadan vaz mı geçecek ne komik şarkı ya...bi fotoğraf makinam olsa keşke :(ama profesyonel.... ne güzel olurdu..tüm salaklıkları çeker bilgisayarıma atar sonra gülerdim:(

2 Kasım 2008 Pazar

süprizzz

aman tanrım ne güzel duygular içindeyim ben:)hafta sonum süper geçti ve ben acayip keyif aldım...inanın hiç beklemediğim bir süprizdi benim için....hayat her zaman kazık atmıyor sanırım bana arada lütfedip güzel ve yaşanılası bir şey olduğunu hissetmemi istiyor olmalı ki ondan tamamen kopmayayım çok uyanıkca ya:)önce eşeği kaybettirip sonra blduruyo bana....hayatımın sonuna kadar olmak istediğim bir yer buldum kendime...

31 Ekim 2008 Cuma

salonda geçen monologlar:D

arkadaş bu karı milletinin ne lafı bitiyor ne sözü...salon hatunlarla dolu şuan...biri annem ,biri halam biri babaannem,biri de babamın teyzesi:))2 kadın yan yana gelince kesin dedikodu yapar ya 4 tanesini siz düşünün artıkın...kadınlar toplanınca acaba neden ekonomik krizden,globolleşen dünydan,japon bankalarının krize direnememesinden,conservation international ın önümüzdeki 25 yıl için hazırladığı projelerden filan bahsetmezler ki...acaba daha mı sıkıcı olurdu??? zeynep'in kıznın 16 yaşında nişanlanmasını konuşmak çok daha mı ballı dersiniz...ben annem gibi halam gibi teyzem gibi bi kadın olmak istemiyorum ya:((her kızın kadın olduğu süreçte başından gelecek durum ,yaşayacağı şeyler bunlar mı...hayat sandığımız gibi değil of of....ben evlenincede hayko cepkin dinleyip sabahlara kadar msn de arkadaşlarla geyik yapmak,converse ayakkabı giyip cafe cafe dolaşmak istiyorum...bu kadar rahatlığa hangi erkek katlanır orası ayrı bi konu ama...ben dikkat ettim de kimsenin ayağına basmıyorum..bu salak insanlar neden benim bembeyaz ayakkabıma basıp kirletiyolar anlamıyorum .....insanlar bişey isterken neden seslerini değiştirip daha inceltirler bu da ayrı bi konu....erkekler neden köprüyü geçene kadar biz kadınlara ii davranır...hiçbir erkeğe cepteymişiz izlenimi vermemeliyiz sanırım

30 Ekim 2008 Perşembe

mutsuzluğamı alışmışız,eksikliğime?

kaybettim bugün kendimi hükümsüzdür....bu şarkıyı dinliyorum şuan...gerçekten ruh halimi kelimesi kelimesine anlatıyor...vazgeçtim bende herşeyden...aşktan ,birine bağlanmaktan hatta aşkla mutlu olma fikrinden...ne çabuk yıldım ,gerisin geri döndüm açtığım yolardan,inşa ettiğim köprüleri nasıl yıktım bilmiyorum...son bir yıldır içimde nedensiz saçma sapan bi kız umudu vardı..bi yerlerden birileri çıkacaktı karşıma ve benim bombok hayatım değişecekti...attğı mesajlarla sevinecek,buluşmaya giderken heyecanlanacak,onu ararken kalbim ağzıma gelcekti....ama olmadı maalesef...çıkmadı öle biri....hayat benimle oynadığı oyunu kazandı..evet yenildim..bugün hemde....kabul ediyorum ,,ve asla birini sevme umudu taşımayacağım..bu sayfa benim için kesinlikle kapandı...daha 23 yaşındayım ve sistemin çarkında döne döne asosyal,apolitik,popüler kültürün içinde yoğrulmuş saçma salak bi kız oldum...kendimden nefret ettiğim anlardn birindeyim...bundan sonra herşeyim mantıklı olcak..aşk bitti.....bende 20 yaş büyük biriyle evlenip 2 çocuk sahibi ,şişman ellleri soğan sarımsak kokan bi ev kadını olcam...komşularla altın günü yapıp,perşembe günleri halk pazarına gitcem...marketlerin indirim kartlarından alıp ,kampanyalı ürünleri takip etcem...bi zamanlar çok çılgın bir ruh barındırırdım oysa içimde..içimdeki umutları söndüren herkesi allaha havale ediyorum..beddua edecek,kötü dilek ttacak kadar bile mecalim yok...

29 Ekim 2008 Çarşamba

kendinden 13 yaş büyük biriyle sevgili olmak nasıl bişey acaba??

24 Ekim 2008 Cuma

kaç gündür internetim bozuktu ve sana aemden epey uzak kamıştım..bu süre içinde msn ye facebooka ne kadar tutkuyla bağlı olduğumu anadım,tv izliyorum tat vermiyor,kitap okumaya yeteniyorum yarım kalıyor bende penguen,uykusuz ve leman adım ancak onlarda aradığım huzuru bulabildim...penguende dudullu postası diye bi köşe var oraya bitiyorum zaten...yediğim yemeğin içtiğim suyun,aldığım havanın tadı yok gibi:Sne eksik die düşünüyorum ama cevabını bulamıyorum bi türlü...salak erenlede kavga ettim..a.q

17 Ekim 2008 Cuma

en güzel hediye:S

dün benim doğum günümdü ,hayatımda yaşadığım en boktan anlardan birini yaşadım ama..buluşcam arkadaş grubu beni ekti..ve gelmeyeceklerini haber vermeye tenezzül bile etmediler...hayattaki en sarsak durum ya ekilmek...brothers da mal gibi bkleyip,bi gözüm kapıda bi gözüm telde tüm geceyi mundar ettim....bu bi başlangıcın belki de sonuydu ......kırıldımm hem de çok...

14 Ekim 2008 Salı

şanıma inanma


bu aralar kendi içime dönüp biraz daha ve tekrar tekrar kendimi sorguladığım durumlar yaşıyorum...yani içimde ne kadar naif,duygusal,hüzünlü,kırılgan,alıngansam dışarıya kadar bir o kadar vurdumduymaz,umursamaz,kenidini bişey sanan çok ukala fazla patavatsız bi imaj çiziyorum sanırım..mevlana yaşasaydı bana sen gelme derdi sanırım...çünkü ne olduğum gbi görünüyorum ..ne göründüğüm gibi olabiliyorum ....çok duygusal kırılgan durunca tüm oklar bana hedef olcakmış gibi geldiğinden kuyruğu dik tutmak adına,erkeliğe bok sürdürmemek için gayet rahat bir o kadar gevşek fikirli duruyorumm...dünya benim etrafımda gibi dönüyomuş izlenimi vemeye çalışmıyorum ama içimin en derinliklerindeki beni göremeyenler nedense beni öle sanıp,önyargılı kişilikler olduklarını kanıtlıyorlar....gece yatağıma yattığımda yüzleştiğim acılarımdan en büyüğüdür yanlızlık...başkaları beni aşka karşı dimdik ayakta durabilen güçlü bi kız sanarken içim sıra yükselen acizliğin sesini ancak 1 2 arkdaşım bilir...yanlızlığımı payaşmayı da deşifre etmeyide kötü buluyorum bu aralar...aşkından ölsemde kimse için ilk adımı atamayacağıma eminim bi de...yanlız bi kadının şu sözü beni çok yaraladı..bi filmden alıntı:adama şöle diyor.yanıma yatıp,başka bişey yapmadan bana sarılabilirmisin?içimdeki ağlayan sese tercüman oldu bu söz...güçlü görünen yanlız kadınlar....çok zor...cemoyla yine bi küskün bi barışık hallerimiz devam...beyfendi beni çok baskın ,çok havai buluyormuş...benden çok korkuyomuş.....sezen aksunun bi şarkısı var şanıma inanma die bana yazılmış gibi bi dinleyin bence......

görünüşüme bakıp da sen benisakın ha, cin fikirli sanma
hani yağmasan da gürle benim durumum çalımıma aldanma
okurum, yazarım, konuşurumkelimelerin efendisi yim amma
aşka gelince enikonu safımsen şanıma inanma.....:)

10 Ekim 2008 Cuma

penelope


bugünlerde kafayı penelope cruza takmış vaziyetteyim.ciddi ciddi kadına aşık olduğumu düşünmeye başladım..bi kadın bu kadar mı güzel olur allahım...nerde görsem ilgimi çekiyor..şu sıralar mangonun katolog çekimleri için poz vermiş olcak ki tüm menüboardlarda onu görüyorum...saçlarımı siyaha boyatmama neden olcak bu abla bana ....bu aralar nihilist gibi yaşıyorum..hiçbişeysiz yani..anlamsız...mecalsiz...düşüncesiz...ve çabasız...nasıl yok ediyor insanlar bi diğerlerinin umutlarını....ama kanayan yanlız benim dizlerim değil galiba...benimde kanattıklarım vardır mutlaka...hayatta ne istediğini bilir bi halde şehrazat duruşuyla durup,ali cengiz oynlarıyla onu süsleyip bir tutam mutlulukla yaşamak nasıl olur ki?çok mu doğalım,çok mu patavatsızım herkese çok mu güveniyorum ne...insanların sahte olma ihtimallerini neden göz önünde tutmuyorum ki..alacağım dersler,yemem gereen fırınlar dolusu ekmek var sanırım...şehirlerarası otobüslere binerken ve inerken muavinlerin yolculara döktüğü limon kolonyası tadında yaşıyorum hayatı...biraz kalitesiz..biraz limoni...biraz buruk..tuhaf sonbahar beni hep duygusallaştırıyo...

6 Ekim 2008 Pazartesi

onitsuka tiger


bugün converse beyaz almak üzere alışverişe çıktım..ama evdeki hesap çarşıya uymadı bi türlü istediğim numarayı bulamadım ..ve bi arkadaşımla karşılaştım tiger satan bi mağzada çalışıyomuş...bak bu ayakkabı çok güzel ve ömürlük japon markası üstelik kesin al kaçırma dedi...fiyatı nedir dedim..159 ytlcik dedi...uww çok tuzluymuş dedim ..ama arkadaş alttan girdi üstten çıktı bana tigerı yamadı...evet artık benimde tigerim var...ve bu sürü borccum:(üstelik sadece tiger değil...mexico 66:)))piyasada beyaz conversin ekürüsü olarak da biliniyomuş ...bgün herkes tiger giyecek..şimdilik çok piyasa değil ama gittikçe tanınıyo marka...

4 Ekim 2008 Cumartesi


dün gece çok sevdiğim bir arkadaşım bana bir mesaj çekmiş..inanılmaz güzel ve etkileyici bir mesaj..paylaşmak istedimm..


her insan mutl olamaz...Çünkü;gereğinden fazla özler dünü,hakettiğinden fazla düşünür yarını ve hiç haketmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü.Her insan mutlu olamaz..çünkü;greğinden fazla özler hayatından çıkanları,hakettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri ve asla göremez yanıbaşındakileri...


çok güzel değilmi?

3 Ekim 2008 Cuma

beklemek:S


beklemek beni kasvete sokar oldum olası..aç değilsem ve sırf arkadaşım yemek yediği için sipariş vermişsem beklediğim süre zarfında acıkırım,darlanırım...ertesii gün benim için önemli bir sınav varsa hemen sabah olsun bitsin isterim..sunum yapılcaksa ilk ben çıkmak isterim..sona kalmak beni gerer,sonda söleyeceğimi başta sölememe, ambale olmama neden olur.otobüs beklerken içim içimi yer gelsede gitsek moduna girerim durakta...arkadaşımı bekliyosam çağrı atar mesaj çeker geç kaldığı dakikalar için onu pişman etmeye çalışırım:))beklerken geçirdiğim her dakika ömrümden gidiyomuş ve ben boşa vakit harcıyomuşum gibi geliyor son zamanlarda bana..onun için hep burger kingden yiyorum yemeğimi,ben ödemeyi yapana kadar onlar menünüz hazır diyiversinler die:))şidilerde yine bekleme modundayım,ama güzel şeyler beklediğim için beklemiyorum bu sefer...hesaplaşmak için...insanların başkasını küçük ve hakir görme içgüdüsünü yenmesi için bi adım olsun die..benim için küçük insanlık için büyük bi olay yaratmak için...pelerinim nerde:)))))şaka bi yana bugünlerde aradığım hiçbir kişiye ulaşılamıyor,kendimi umutsz ev kadınları gibi hissdiyorm..du bakalım...bi düşünceye göre bekleyebilmek dünyanın asil şeyiymiş...

2 Ekim 2008 Perşembe

karışık duygular...

dün halamla konuşuyoduk..ben başımdan eski ilşkimle ilgili geçen bi olayı anlatıyodum ....beni o zmanalar ne kadar üzdüğünü ne kadar ağladığımı söylüyor geçmişe ince bi sitemde bulunyodum .halam dediki aa ne tesadüf bgün bi arkadaşım aradı..o da geçen yıl sevgilisinden ayrılıp zor günler geçirmişti..bugün izmirdeymiş..geçen yıl ağlayarak oturduğu taşın üstünde bu yıl ne kadar salakmışım die beni aramış dedi..bende öykünün sonunda ne kadar salakmışım hala dedim...aslında olay salaklıktan ziyade bizim kendimizi üzme katsayımızı o zamnalrada bi milyonla çarpıp acımızı artırrmamız sanırım..zaman çok önemli bi kavram zamanla geçmeyen şey yok..az sebat edip beklemek lazım..yaralarımız kapanıyo ,kabuk bağlıyo..ama izi kalıyo maalesef..nasıl küçükken dışarda oynarken düştüğümüzde o yaranın izi kalmışsa bi yelerimizde aşk da öle bi yara bırakıyo yüreğimizde işte...ama acıyı da hissederek yaşamak lazım ...sonradan tekrar tekrar çıkıp bizi acıtmaması için...eski fotoğraflara bakıyorum bqazen ne kadar anlamsız geliyo şimdilerde....dumandan rüyanda görsen inanmayı dinliyorum bu aralar...3,33den sonra dumanın çıkışı beni gaza getiriyo belkide kendimi güçlü hissetmemi sağlayan bi şarkı o yüzden b kadar sevdim...biz kendi potansiyelimizin ,artılarımızn ,eksileriizn farkına vardığımız sürece kimsenin bizi üzebileceğini düşünmüyorumm.bazen güçlü olmasak da sırf birilerine inat güçlü durmalıyız bence..sessiz,pısırık,ezik durdukça insanların üzerimizde kurmak istedikleri hegomanya artıyo...yenilip yenilip kalkabilme gücüne eriştiğim için,hala bi yerlerde umudum oldğu için,hiç kimse için üzülmemeyi öğrenmeye çalıştığım için,içimden ağlasamda kahkahalar atabildiğim için kendimi çokkkkkkkkkkkkkkkkkk seviyorummm:))

1 Ekim 2008 Çarşamba

!


alayınız kolpasınız lan!!!!aşkı,sevgiyi,birini sevmeyi,hoşlanmayı tırı vırıdan sanan,hayatları ali cengiz oynuna dönenlere diyorum...evet hepiniz sahtesiniz,yalancı adi ve iki yüzlüsün.....bende belki bigün böle bi drmn içine düşüyorum..kendimi ayırdığımı sanmayın yukarda kızdıklarımdan

30 Eylül 2008 Salı

mektup yazdım ha sana:::


efenim bahsedeceğim hikaye ben henüz ilkokul dörde giderken başımdan geçti.Hikayeyi o dönem psikolojimin verdiği ruhsal bunalımla okuyun pliz:)bizim yan binaya bi aile taşınmıştı.bu ailenin iki erkek çocuğu vardı büyük olan lise 3e küçük 3 e gidiyodu. ben büyük olana abayı yakmıştım ondan kelli hergün onu bekliyor beni farketmesini bekliyodum .ama nafile tabi..çocuk bana bakmıyodu bilem.nese ben bigün bi fikir bldum o kuş kadar beynimle.çocuğa mektup yazacaktım:)nese oturdum bi mektup döşedim 4e giden biri lise sondaki birine ne yazarda karşı taraf yemez die baya kafa patlattım.mektubu yazıp kapılarının altından atıp kaçtım.mektubu biizm köşedeki binadaki aslı die bi kız vardı onun adıyla yazdım.benim bu işten ne karım olcaktı o ayrı bi ironik konu ama:))nese mektubun sonunada yazdığın cevabı yan binada oturan burcuya verebilirsin dedim:))aradan zaman geçti .çocuk okuldan geliyo ben orda bakıyom cevap neyim vermiyo.ben bi daha yazdım .sonra ağzım da boş durmuyo tabi onların binadaki kızlara olayı anlattım:)bigün köşede dururuken çocuk geldi burcucum bunu aslıya veririmisin deddi:)ben tabi dedim koşup eve geldim mektupta seni tanımyom ama tanışalım yazıyodu:)bu arada binadaki kızalr gidip çocuğa benim yazdığımı anlatmışar çocukta o kızı öldürcem demiş...beni bi korku sardı..eve girmeyen ben dışarı çıkamaz oldum...o yazı yemin billah evde geçirdim ..tam 3 ay bakkala bile gitmedim desem yalan olmaz...annem neden çıkmıyosun diyodu işte diyodum ..ekmek almaya git diyodu yok diyodum...o yaz show tv de saat 1den 7 ye kadar türk filmleri vardı oturup onları izliyodum..bugün türk filmleri hakkındaki alt yapım o yazadan gelir...sonra onlar mahalleden taşındı bende rahatladım alalhım ya ne yazdı:(
bunalımdayım yaw offf a.q

yokluğunda çok kitap okudum


gece çöktü yine ankaraya..sokaklarda ıslak.yarında bayram üstelik,en güzel bayramlar içimizde gerçekleşenlerdir aslında..hayatımızda bazı anlar vardır ya o an bizi çok mutlu etsede,daha sonra ayrılıklara yenik düşünce taraflar, içimizi deşer içten içe...işte öle anlarda yani mutluluğumuz yaşarken, içimizden bi ses bu anın bigün biteceğini ve sonrdan bu anı düşünüp çok üzüleceğimize dair ipuçları verir gibi olur; ama kulak asmayız çünkü bu güzel şeyin bitmeyeceğini düşünürüz..öle anlarda olumsz tüm herşeyi halının altına süpürürüz.... ama zaman andan ibarettir maalesef...ve bigün korktuğmuz başımıza gelir ve halının altına süpürdüklerimiz gün yüzüne çıkar işte o an ölür insan ...bazende çok konuşmak o anın kalitesini düşürürü,önemini kaybettirir .....o koskaca ayrılık hayatımda olmasaydı tüm bunları öğrenemeyecektim belki....

29 Eylül 2008 Pazartesi

ZOR..


hayat tüm açmazlarıyla tüm zorluklarıyla karşımda koca bir dağ gibi duruyor.Yapmam gereken o kadar çok iş,halletmem gereken o kadar dert varken ,hala telefonla joker hakkını kullanmak isteyen adam misali birilerinden yardım eli beklemek beni düşündürüyor.Hayatıma yaptığım asma kat çöktü çökecek gibi.Acıyla olgunlaşan her insan gibi,yenlip düşmelerimden ders çıkardığımı zannedip de aynı olayla tekrar karşılaşınca amatör gibi davranıyo olmam kendime uyuz olmama yol açıyor.Şunu anlıyorum ki acıya bağışıklık olmuyo,düşüp düşüp dizinden kanayan yaralara rağmen koşmaya çalışan sokak çocukları gibiyim bu aralar....içimde ağlayan bi yerler var galiba..azcık neşesiz,azcık kırılgan azcık da alınganımmmm

23 Eylül 2008 Salı

başlıksız

yağmur yağıyor ankaraya bu gece...gece hüzünlü ben geceden daha hüzünlü..nasıl çıkarız sabaha bilmiyorm...

21 Eylül 2008 Pazar

tuhaflıklar silsilesi

kendimi tuhaf bi insan olarak tanımlıyorum ben.. evet bakın nasıl kendini gerçekleştiren bi kehanete dönüşcek sölediklerim.mesela metrodan inerken lütfen kenar platformdan inin anansu gelince hangi tarafın kenar platform olduğunu kati suretle çıkaramam,sıhhıyeye gitceksem yanlışlıkla ulus dolmuşuna binerim,ulusa gitceksem sıhhıye dolmuşuna.. ne kadar dikkatsizim her defasında yine yapıyorum...sevgilime atacağım mesajı arkadaşıma arkadaşıma atcam sevgiliyi çekştirir nitelikteki mesajımı yine ona yollar ortalığı dakkada kızştırmayı başarabilirim..bugün bi arkadaşımla buluştumm güzeldi:))))

19 Eylül 2008 Cuma

Artık Bize Başka Hayat Lazım


ne garip gerçekler yaşıyorum ,bi zamanlar ağlamaktan yastıklarımı ıslatmama neden olan kişiyle arkadaşlık yapıyorum,sabah nete girince günaydın demesi,ben çıkıyorum görüşürüz demesi bana ne kadar da enterasan geliyo..ne uğruna yitirdim ben o aşkımı peki?zaten çok arabesk bi havamda değilm,olayı dramatize edip bokunu çıkarmayacam,sadece yaşadığım şey bu..yol boyu yürüyüp kendime küfür etmek istiyorum bazen sesli hemde...bazen insan salak gibi davranır ya,hani aslında öle değildir ama ,karşısındakinin kendine acıyarak baktığını fark eder işte öle bişi..:)dolmuşta ayakta giderken bi sürü insan senle bu kaderi paylaşıyoken, birilerinin kalkaması ile ayaktaki herkes oturur, sen salak gibi hala ayakta kalırsın ya işte o da çok salak bi durumdur,allah akıl versin dersin kendine off içim daraldı:(

14 Eylül 2008 Pazar

desti izdivaç..


ramazan geldi hoş geldi..Allah kabul etsin herkes orucunu tutuyo,feshanede gösteriler yapılıyo,hacivar karagöz oynatılarak eski ramazanlar yad ediliyo..şimdi biizm mahlallden davulcu geçti bende azcık halay çektim,çok şenlikli bi dönem bu ramazan ayı bence,,gece davulcuların gelmesi bağa hep çok komik gelir puhahahah::)))bugün yanlışlıkla yeni facebooka geçtim,eskiye dönmeye çalıştım ama olmuyo:(arkadaşara gaz veriyom sizde geçin die kimse oralı olmuyo,ya çok boktan bu yeni facebook ne gerek vardı hiç anlamdım,yakında herkes geççek die bide göz dağı veriyoar iice uyuz oldum...1 haftadır evdeyim ben dışarı bilem çıkmıyom evde kalmak bana yeni şeyler katt,desti izdivaca merak saldım,60lık dedler hatta genç kızlar toplumun öteki yüzünü görmemde bana yardımcı oluyo,sosyal bi erozyon geçirdiğimizi bu programlar gözümüze sokuyor adeta ..20 yaşında kız koca bulmak için ndedn böle bi programa katılırki,zaten genç,zate güzel...eskiden babaların annelerin izni olmadan evet bile denmezdi,şimdi ana baba hepsi tribünde alkış çalıyo çok kızyorum çok....

10 Eylül 2008 Çarşamba

kurbağa prens misali...


yıllardır içimi kemiren gerçeği gece uyku sersemi tanımladım...Benim sorun aşık olmamak değil,aşık kalamamak...Birilerini beğeniyorum,konuşuyorum ,elektrik alıyorum hatta bişeyler paylaşmaya yelteniyorum..Ama bi yerde cesaretim kırılıyo,karşımdakinden bi an önce kurtulmanın formülünü aramaya başlıyorum,o sıralar kendimden nefret ediyorum ,içten içe huzursuzluk kaplıyo beni...Keşke karşı taraf yapsa ilk hamleyi ,beni bu eziyetten kurtarsa die dualar ediyorum.Çoğunluklada korkumla karşı karşıya kalıyor,ayrılma teşebbüserine girişiyorum...dedim ya çok sancılı dönemler....başlangıçta prens gibi gördüğün adamın kurbağaya dönüşmesini bekliyosun ...ayyy çok acı çok...zaman ilşkilerde bende hep bu yan etkiyi yaratıyo..dedim ya aşık oluyorum ,aşık kalamıyorum...belki hayalimdeki kişi henüz çıkmadı karşıma...nese bekliyorumm ben....

9 Eylül 2008 Salı

hasan yeşilbudak...ve bi gece daha


bu gece uzun olacak sanırım,aklımda eski zamanlardan kalma ,ve her düşündüğümde kalbimi bi hancer gibi deşen bi düşünce ......hasan yeşilbudak....evet yine o...içimi acıtacağını ,kalbimi kanatacağını bile bile söküp atamıyorum onu içimden.......off ya keşke bu kadar umutsuz olmasaydı bişeyler.... bu kadar ütopik olmasaydı ya da....ikimizin beraber olduğu bi kare olmalı bi yerlerdee ama .....gözler ,saçlar ,ve marsık gibi yanmış o teni ne kadar güzel....

6 Eylül 2008 Cumartesi

AŞK ZORUN NE BENLE:s


bugünlerde bi arkadaşımın deyimiyle aşk tanrısı okunu bana attı sanırım.Önüme sürekli birileri çıkıyor ve benim berrak zihnim birden garrip bir bulanıklığın içinde buluyor kendini..hay anasını yaa ...Bir kaçını elemekte hiç zorlanmama rağmen bu blogda pek çok melonkolik yazıyı yazmama neden olan zatı muhteremin geri dönüşü beni resmen ters düz etti...hayatımda tam bişeyleri yoluna koymuşken,acılarımı unutup ,yaralarımı sarmışken,onu kalbimin içinden en derinlere kadar uzaklaştırmayı başarmışken ani bir dönüşle sert viraja girer gibi tekrar gelip bi de utanmadan gidişim kötü olmuştu ama dönüşüm muhteşem duruşu takınması beni çileden çıkarıyor düşündükçe...nasıl olcek bilmiyorum ..hayat zor,yaşamak lazım

5 Ağustos 2008 Salı

riders on the storm ve geceee


bu gece the doors dinliyorum ,hemde en bunalım şarkısını yani riders on the storm u...başlangıç ve bitişlerdeki yağmr efektleri beni alıp götürüyor yine bi yerlere...bugün deli gibi yürüdüm,gezdim,düşündüm ....şeker benim hayatımın bi gerçeği oldu artık.....onunla olmak,on düşünmek,ondan bi ses beklemek,mesaj beklemek,uyandığını bilmek çok ama çokkk güzel...bi arkadaşımın facebookunda bi şiir gördüm,çok beğendim,inanılmaz bi şiir,lütfen sesli okuyn ve sevdiğiniz kişiyi hayl edin ben öyle okudum:)))(efe senden arakladım cnmm))


İşte ömrümün hepsi... Başı benden, sonu senden !!! Yasak elmamın hepsi... Yarı benden, yarım senden!!! Farkettiğin kadar varım Yokluğun kadar uzağım Unuttuğun kadar yarım Sevdiğin kadar tamım İşte soluğumun hepsi... Tadı senden,tuzu benden !!! Dokunduğum tenin hepsi... Açık senden, koyu benden !!! Boşluğun kadar derinim Kendim kadar seninim Bildiğin kadar gerçek Ruhun kadar bedenim Nedenin kadar sebebim Güldüğün kadar güzelim Ödendi artık bedelim Çünkü ben sen kadar benim....

28 Temmuz 2008 Pazartesi

felsefe...


yarın gece izmire gidiyorum..bir aydır ha gittim ha gideceğim derken nihayet o gün geldi çattı ama içimde nedense bi huzursuzluk var...gitmesemde olur cinsinden bi duyguya kapıldım birden bire..ergenekon ,akp nn kapatılması,güngörende meydana gelen patlama falan beni içinde yaşadığımız ortamın ne kadar güvensiz olduğu konusunda dürtüklüyor..bugün içimle konuştum...yani öteki benle...herşeyi daha fazla duyumsayan,hisseden,ezilen ,büzülen,maske takmayan benle yani..son bir yıldır yaşadıklarıma baktığım zaman beni gerçekten etkilyen kimsenin olmadığını,hayatıma girenlerin tarifsiz gölgeler yada silik lekeler gibi kaldığını görüyorum..aşk cesaret ister,hoşgörü ister,yürek antremanı ister...manada güzel,tende güzel,ruhta güzel birilerinin yaşamımızın bi yerlerinde olması ne ii olurdu..insan o kadar eksik oluyor ki bazen,tamamlanması gereken yanlarımızı,geliştrilmesi gereken tarafarımızı tamir etmek gerekiyor..egolarımızzı yenmeden mutlu olamayacağmızı kanaat getirdim...içimizdeki kini ,nefreti atmalıyız,ötekini ölece kabullenmeliyiz.... koşulsuzca...bunu yapmak çok zor olsada denemek gerekiyor...en azınan ben deneyeceğim...çünkü bu olumsuz duygular bizi mutsuzluğa sürüklüyor,içimizde başkasına dair olumsuz bir duygu varken mutlu olmayı beklemek fazlaca iyimser bir tutum olur sanırım:))gelince yazcam ....görüşürüz

15 Temmuz 2008 Salı

ŞEKERRRRR:)


ıslak kumlardan serin sulara inmenin tam zamanı olduğu şu sıralarda,ortalama sıcaklığın gölgede 39 derece olduğu ankara da,hala güneye inemeyen tayfada olmanın ezikliğini hissediyorum bu aralar...çalış çalış nereye kadar...3 kuruşun peşindeyiz aslında hepimiz...çok kuralcı ve katı bi insan olduğum konusunda yoğun eleştirilere maruz kaladığımdan olsa gerek,kendimi sorguluyorum sürekli...bi de şalgam suyuna sardırdım ki o tam allahlık bi konu..içimdeki kahtalı mıçi ebedi uykusundan uyanmış olsa gerek ki kola olsun fanta olsun sektörel bazda dünya lideri içeceklerin benim için hiç bi anlamı yok artık..:)sanırım bi de şeker var hayatımın içinde bu aralar...ben ona şeker diyorum...çünkü lolipop tadında biri:)aslında üstünde çok konuşarak ambiyansı kaçırmak istemiyorum ama onu tanıdığım için mutluyum..bu da çerçeveyi çizmek için yeterli galiba...

23 Haziran 2008 Pazartesi

kraldan çok kralcı olmak


insan ne tuhaf bi varlık..egoları nasıl da çepe çevre sarmış etrafını...statü sahipi olmanın,toplumda sözü geçen bi insan olmanın avantajını hayatlarında nasıl da ezici bi üstünlükle hissettiriyolarlar...fakir arabacının atı ezen zengin tır şöförü misali 'zarar neyse öderiz'gibi herşeyi parayla çözebilmeyi düşünmek ne kadar acizce...nasıl ucuz ...toplumsal gelişimini tam tamamlayamamış ülkelerde,sonradan görme diye tabir edilen,eskilerin şark kurnazı diye tabir ettiği bu kişilerden hayli var çevremizde...

21 Haziran 2008 Cumartesi

MASAL


çok eski zamanlarda bi adam varmış..... ama bu adam çok eski zamanların adamı olma durumunda çok şikayetçiymiş.bunu en yakın arkadaşı hint kökenli,budist aynı zamanda göktanrı inacına sahip arkadaşı olan hacı şakire sölemiş.hacı şakir bizim kaman ana var ona gidelim demiş.kaman anaya gitmişler,derdinin çaresi istanbulda un kapanında sosyal pasajında yeri olan mustafa topaloğlnda demiş...üç gün içinde onla kontağa geçersen seni bu boşvermişlikten kurtarabilir ama unutma 3 gün gün gün die çınlatmış sesini...nese bizim bu arkadaş orta asyadan çıkmış yola..göçebe yaşam tarzını benimsediğinden çok zor olmmaış yolculuğu...geze toza kımızlardan içe içe epey yol katetmiş...yolda bi adamla tanış olmuş.. adam harward üniversitesinde fizik profösörüymüş...bizmkinin hikayesinden çok etkilenmilş..ona çölün ortasında fahri doktora unvanı vermiş...onunda gazıyla bizim arkadaş daha bi hızlanmış.. derken afganistana gelmiş..burda taliban birlikleri tarafındabn kısa bi sorguya çekildikten sonra çok saf kategorisinde olduğu düşünülülerk,zaten yolda kurda kuşa yem olur salak gitsin diyerek serbes bırakılmış..derken irana ulaşmış...orda bizim yıllardır şarkılarda dinlediğimiz acem kızlarını görmüş...neşet ertaş misali olmuş...çok etkilenmiş..bi ara pılıyı pırtıyı toplayıp buara yerleşmeyi düşündüysede sağ duyusu duygularını yenmiş ve tabana kuvvet demiş...yolda türkiyeye giden bi tır şöförüne rastlamış ,adam abi gel bende o yan idiyom diyince atlamış tıra......ordan burdan konuşarak dar geçitleri,aşılmaz viyadükleri,şeytan sofralarını,tüfleri ,peribacalarını aşarak ,hayallarin şehri olan istanbula gelmişer..boğazın paralı olduğunu öğrenince epey şaşırmış bizim arkadaş...tır şöförü aerkadaşı dudulluda indirmiş....dudullada giderken yolda örövizyon şarkı yarışması için genç yetenekler aranıyor ilanını görmüş..müracaat yazan adrs çok yakınmış ulan bi gidiyim demiş..gitmişki kuyruk burdan köye yol olr niteliğinde....nese üzerine damgalı bi yazı yapıştırmışlar önündede 95466 yazıyomuş...sıra buna geldiğinde güftesi ve bestesi esat gabaklıya ait olan 'ne var ne yok kirve dedim..heç dedi' parçasını sölemiş..tabiki beğenilmemeiş.çok demode bulunmuş ilk 1000 e bile girememiş...ordan rami un kapanı yazan taksi dolmşlara atlamış un kapanına gelmiş....mustafa topaloğlunun aksilik ya işi varmış tükkanda yokmuş..nerde diyince bugün okanbayülgenin poroğramına katılcak mustafa abim oraya gitti demişler...yeni leventtte bulunan kanal de binasına varmış bizmki...o sırada südütyoları gexerken yönünü şaşırmış yanlışlıkla esra ceyhanın poroğramına girivermiş...konuda yaz diyetleri ve uygulama şeklleriymiş.konuklar arasında diyetisyen taylan kümeli varmış...adamcağız baya dinlemiş... bu insanlar ne konuşuyo die ama hakikaten anlamamaış...reklam arasında şişkoca bi abladan okanın poroğramının yan sütüdyoda olduğn öğrenmiş..oraya geçmiş..başlamış beklemeye ...gece yarısı olunca mustafa topaloğlyla yüzyüze gelmiş...3günün dolmasına sadece 5 dakika varmış..abi demiş ben eski zmnaların adamı olmaktan şikayetçiyim demiş...mustafa topaloğlu yaa şimdi demiş 2 dakika düşünmüş senin bi hatun aihtiyacın var genç demiş..hatun senin tüm damarlarındaki kanını yenileyecek sana yaşama ümidi vereck demiş....bizim bi arkadaş var seray sever hem sever hem sayar demiş, ..ve içeri girmiş..bizim adam anlamış ki kelin merhemi olsa başına sürer...bu adam ondan daha beter halde...geri yuvaya dönüş planını uygulamaya karar verirken seray sever yanına gelmiş ...bunlar birbirlerinden çok elentrik almışar...bizim arkadaş serayın evine taşınmış...ayak fetişisti olmuş....burda masal bitmiş...

16 Haziran 2008 Pazartesi

meso


gitme gitme gitme yolumdan çıkıp gitme

Sabırlı ol gitme aşkımız erken yeşersin

Dünya büyük yalnızlık kötü gitme

Gitme yarim ben erken ölürüm yalnız kalırsın gitme

Gitme………


Gitme gitme kalbimi bırakıp gitme

Gitme kuşum dışarıda kar fırtına gitme

Sana bana kimse star olmaz gitme

Gitme yarim üşürsün ben yoksullaşırım gitme

Gitme…….


Gitme gitme etrafımız darlık gitme

Senin kanadın olam meteristere gitme

Vururlar götürürler seni dağlara gitme

Kanadını tüyünü kırarlar yüreğim ağlar gitme

Gitme…….

yırtık converse başkadır:))


dün arkadaşıma kapri pantul almak için konur sokaktaki barkoda uğradık...üstü başı dökülmüş,hint fakiri kılıklı bi çocuk ilgilendi bizle..kilosu kuyumcuda hassas kantarda tartılacak kadar hafif olan bu zatı muhterem,acaip piercingleri,ilginç küpesi,garip pantolunu ve hayatım boyunca görmedim ,göreceğimide zannetmediğim bi conversle karşımızda ölece duruyodu...ona bakmaktan kaprilere uzun süre odaklanamadık...nese arkadaş kendine bi tane seçti ve giydi beğendi falan..bu arada garip çocuk orada müdür olduğunu söledi...epi topu tek başına çalışan birinin müdür olması o çalışanın da yine kendisi olması bana hayli saçma geldi ama ses etmedim tabi..az da olsa bi adabı muaşeret bilgim vardı....benim asıl takıldığım nokta adamın converseleriydi..sadece iki yerinden tabanına bağlı duruyodu ayakkabı..bi de bağcıklarla üsten alta doru iice bağlamıştı..yolda yürürken kopup düşmesin die sanırım....içindeki çorap ölece görünüyodu....sanki ayakkabı değilde çoraptı asıl aksesuar...ayakkabı sonradan eklenmiş gibiydi...adam çorapla geziyo gibiydi yane...hacı bu durum ne dedik...çok dertli çıktı meğer konvers bu ayakkabıdan üretmiyomuş..yurt dışında bolca olmasına rağmen,türkiyeye gelmiyomuş..bu yavruda içindeki isyanın dışa vurumu niteliğinde ayakkabıyı sonuna kadar giymeyi planlamış...valla konvers yetkilileri ayakkkabının bu durumunu görse çocuğun ayakkabıya ödediği parayı iade edip ,elinden alırlar,25 yıl konvers giyememe cezasına çarptırır,markaya saygısızlık ve markayı ayaklar altına almaktan,pazarda satılan kolpalarından bile mahrum ederlerdi...çock bi de önümüz yaz terllik niyetine giyorum diyince ben iptal oldum...allah bilir kışın içine babannnesinin ördüğü patiklerden giyip çizme niyetine ,plajda parmak arası terlik,camide takunya ollrak da kullanırak'lan madem aldık,bi bez parçasına o kadar para verdik,tam fonksyonlu kullanıp mına koyalım'gibi argo bi söylemi kendine misyon edinmiş olabilir....annem orda olsa çocuğa kesin çok acır,bizim memetin ayakkabılarından birini çocuğa verir,bizede her ayakkabı alıdımızda o çocuğu örnek gösterek ders alamamızı ister azla yetinmeyen çoğu bulamaz die atasözünü yapıştırır,çocuğu tüm dostlara ibreti alem yapardı....allah hepimiz ıslah etsin dostlar ne diyim:S

14 Haziran 2008 Cumartesi

susarak özlenen kadın...

çok kıskandığım bi kadından bahsetmek istiyorum...son bir aydır sürekli dinlediğim bi şarkı var...'susarak özlüyorum'...o sözler hangi kadına yazılmış bilmiyorum ama ... bi erkekte bu duyguları uyandıran kadını hakikaten kıskanıyorum...günlük ilşkilerini gözümüzün içine soka soka yaşayan kızları düşünüyorum...otobüs durağında,kafelerde yalap şap,saçma sapan şeler yaşayan bunu aşk zanneden kızları kadınları...o kadını merak ediyorum,görmek istiyorum...

10 Haziran 2008 Salı

iki dangoz bi iddaaya yakışır:))))))))


lisedeyken sivilce yüzlü bi tarih hocamız vardı,her dersin başında 4.element olan tahtaya,'her şey zıttını içinde barındırır' yazdırırdı.Bunun adı diyalektikti..yani ne oldum deme ,bi bakıma ne olcam de...iyimser bi tutum takınmak gerektiğinden bahseder,gönüllerimize huzur,içimize sevgi,sınıfımıza bi tutam felsefe katardı...hayatta hepimizin zor duruma düştüğü pes ettiği,yenilgiyi kabullendiği anlar vardır,önemli olan biraz sebat etmek,o zorlğun içindeki hayatın bize vermek istediği sosyal mesajı çözüp,umutsuzlğa düşmemek sanırım...bi bakıma yol biter dert bitmez...:))işte burda hepimizn yakından tanıdığı ,masal kahramanı pollyanna giriyo devreye...onun bakış açısından bakmak hayata,bence zorlukları kolaylaştırır,pozitif bi enerji vererek bizde olumlu bi his yaratır...kısaca bişi anlatmak istiyorum:pollyannayı ormana götürüp tecavüz etmişler,olsun canım orman havası aldık,cana gelecene mala gelsin demiş:)pess(iddaa sonucu yazılmıştır,ciddiye alınmaması,kapalı alanlarda ve çalılık, mesire gibi yerlerede uygulanmaması önemle rica olunur,olayda adı geçen kişi tamamen hayal ürünüdür)

8 Haziran 2008 Pazar

gece yarısı saçmalamaları:(


ulan eskiye rabet olsa bit pazarına nur yağardı sözü ne kadarda doğru,uğruna koca 3 yılımı hacrcadığım adam bugün nası da yabancı oluvermiş bana...her insanın keşkeleri vardır ya,benim saliha keşkem oldu sırf bu yüzden...:)şimdi anlıyorum zamanın ne kadar önemli bi kavram olduğunu,ünlü popcu,besteci,eurovisionda türkiyeyi temsil etme kabiliyetine erişmiş kenan doğlununda dediği gibi,tutamıyorum zamanı:)bi de telefonum abiri dadandı bugünlerde sabah akşam arıyo beni...abidik gubidik 2 3 olay dışında hayatım hala bombok:(eskiden ekmeği bakkaldan alıp gelirken ucundan koparırdık ya şimdi herşeyin ucundan azcık kopartığımızdan hiçbişeyin tadının tam olmadığına inanıyorum...hızlı yaşıyoruz,üretmeden yaşıyoruz..tüketerek yaşıyoruz...enerjim bitti az kendimi şarj etmeliyim sanırım...şehrin ışıkları söndü bende uyusam fena olmaz...

5 Haziran 2008 Perşembe

serzeniş

....gittin ama ...geldiğin gibi ani...bi o kadar telaşlı ve neticesinde ağlamalara sahne yaparak hayatımı....isyanlara..yenilgelere...tarifsiz hüzünlere.....bırakıp gittin beni...kalbimi kırdın....içimi acıttın ...ezdin belkide... sana açılan ve açılmaya hazır binlerce dalımı kırıp gittin....gececekti bunlar biliyordum....kimse kimsenin yasını tutmuyodu bu yüzyılda ve harcıyodu zaman pek çok değeri.....sende unutulacaktın..başladığın gibi bitecektin...ama yüzümden silinmeni istimiyodum... ne tuhaf....yıkıp gittiğin benim değil..bizim düşlerimizdi neden görmüyodun ki bunu....sana uzattığım eli neden itiyodun anlamıyordum...sen olsan o malum boşluk dolacaktı...günler daha güzel geçecekti...belki beni üzecektin...kıskanacaktım belki seni...ama hayatımda olcaktın...oysa yoksun ...ve hiç olmadın ...ne yazık....çok zor bunları yazmak...itiraf edebilmek kendine...yenilgiyi kabullenmek..istenmemeyi hazmetmek ...gerçekten çok zor....sen çok zorsun..ulaşamıyorum sana..yıkamıyorum tabularını...önyargılarını silemiyorum...unutturamıyorum geçmişi...yeni umutlar kurduramıyorum sana...ne yazık...büyüttüğüm herşey içimde kalıyo.belimi büküyo ve sen öle kalıyosun uzakta...ne kadar uzaksın...ah bi bilsen ne kadar da uzaksın....sahip olamadığım bişeysin şimdilerde...öle açılmamış bi paket gibisin...merak uyandıran ama açılmaması kattiyen tembihlenmiş...yoksun ve olmayacaksın...seni ve senli günleri anımsattı bi koku...onca zaman geçti ama hala eskimeyen bi düşüncesin bende...

1 Haziran 2008 Pazar

aç kardelen aççç


bizim liseden yakın bi arkadaşımız var.bu zayı muhteremin adı ayşe...baya hırslı bi o kadar tuttuğunu koparan bi zihniyette olan bu bayan, tahminlerin aksine üniversiteyi ben mezun olunca kazandı,kazandı ama dillere destan bi üniversite.odtü...biz baya kıskandık.sevindik..kutladık falan....zaten marjinal bi tipti,odtüde iice sıyırır dedik,nese....hazırlıkta takılınca bizim ayşe tekara etmek zorunda kaldı...nese demekki daha hazır değilmiş gibi iimser bi tutum sergilediysem de,biraz önce düşündüm de ayşenin önünde bekleyen hala kocaman bi 4 yılı var....dile kolay 8 yarı yıl demek....bilem kaç vize kaç final oooo baya zor bizim ayşenin işi....ayşe mezun olana kadar bakalım neler değişir:

1.hükümet yenilenir,seçimler yapılır..

2.türkiye nufüsü 90 milyon olur

3.dilan orta okula başlar,memet askerden döner.

4.sibelcan 13.albümünü çıkarır

5.tarkan eurovisona katılır,5.olur

6.adnan şenses sahnelere yine veda eder,dayanamaz tekrar çıkar.beraber yürüdük bi bu yollrdayı söler

7.ayşegül 6 kilo daha alır

8.ben organik tarıma atılırım

9.seda çoluğa çombalağa karışır

10.ankara ya 5 yeni metro hattı inşa edilir (biri pursaklar çankaya olmak üzere)

listeyi uzatmak mümkün,ayşe bizim tarihi gerçeğimiz onla yaşıyacaz .görecez bakalım

29 Mayıs 2008 Perşembe

bu ne bohem!!!!!


sadece şaşırıyorum,aklında biri ,kalbinde biri,yanında biri olupta bi de utanmadan karşıdan gelene bakma cüretti gösterenlere....mahallede bi tane ,iş yerinde bi tane,memelektte bi tene,okulda bi tane...ya nasıl bi mide cidden anlamıyorum,şaşırıyorum,kızıyorum...seviyorum demek ağır laftır,her inan altından kalkamaz kolay kolay,sorumluluğnu herkes taşıyamaz,katlanamaz...düşünmeden ,ağlamadan,kafa patlatmadan, sabahlara kadar uyumadan,deli gibi düşünmeden yasını tutmadan....öle kolay değil ben seni seviyorum demek..şimdi bana her ilşki leblebi çerez geliyor,zamana yenik düşecek gibi geliyor her çift...

25 Mayıs 2008 Pazar

sevgiliye veda........

bugüün sizlerle hrant dinkin eşinin sevgiliye veda adlı mektubunu paylaşmak istiyorum...her okuğumda bei paramparça eder.

‘Çutağıma eş olmak bana verildi. Bugün çok acılı ve onurlu olarak buradayım. Ben, çocuklarımı, ailem ve sizler çok acılıyız. Bu sessiz sevgi biraz olsun bize güç katıyor. Kederli bir sevinç yaşatıyor. İncil’den Yuhanna 15:13′te hiç kimsede, insanların dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur der. Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık saygısızlık vermeden, sloganlar pankartlar açmadan sessiz bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.
Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim…
Kardeşlerim,
Onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki “O büyük bir adamdı.” Size sorarım:”O büyük mü doğdu?” Hayır! O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi o da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden! Fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar… Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Bugün buraya gelerek hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz, siz de büyüksünüz. Bu günle kalmayın bu kadarla yetinmeyin.
O, bugün Türkiye’de milat yaptı sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantları severek Hrantlara inanarak olur, nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş karşındakini kendin gibi görerek kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur.
Hisusun yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Göksel ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete.
Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. İnsanların ve meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan bedenini yakılmaya teslim etmekten daha üstün olan yalnız ve yalnız sevgi girecek o cennete. Orada gerçek sevgi ile bir arada ebedince yaşayacağız. Kimseyi kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi öldürmeyen sevgi, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kardeşinin hakkını arayan sevgi. Mesih’te bulunan sevgi. Ve bize dökülmüş olan sevgi.
Yaptıklarını, konuştuklarını kim unutabilir sevgilim? Hangi karanlık unutturabilir sevgilim? Olmuşları, olanları kim unutturabilir? Korku unutturabilir mi sevgilim? Yaşam mı? Zulüm mü? Dünyanın zevki sefası mı sevgilim? Yoksa ölüm mü unutturacak sevgilim? Hayır, hiçbir karanlık unutturamaz sevgilim.
Ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. Bana da ağır oldu bedeli sevgilim. Bunları yazabilmeyi Hisusa borçluyum sevgilim. Onun da hakkını ona verelim sevgilim. Herkesin hakkını herkese geri verelim sevgilim.
Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın. Burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın.

20 Mayıs 2008 Salı

gitmek mi zor kalmak mı??


gidenin arkasından bakmak kalanın kaderi...üzülmek ,ağlamak,yas tutmak hep kalana kesilen fiş misali..ne yazık....tutarsız davranmak,kendinden taviz vermek gibi daha sonra pişmanlık duyulacak durumlar bile söz konusu olabilir.........daha çok büyütüyor,daha çok olgunlaştırıyor bu ayrılıklar bizi aslında,derviş misali bişi olup çıkıyosun,yediğin kazıkların sonunda.....kendine ait gerçeklerin,yaşanmışlıkarın,birikimlerin oluyor bu acıların en sonunda...göz kenarlarında yara gibi gülümsemenin verdiği küçük kırışıklıklar,bomboş anılar ve sen....yalnız başına kalıveriyosun bu yolda....yağmurlar yağıyor,üşüyor,elini ısıtacak birini arıyosun belkide...en çok anılar yıpratıyor galiba insanı,hafızanı kaybetmek,beynine reset atmak istiyorsun,hiç bişi anlamlı gelmiyo bi süre...ne yediğin incir, ne içtiğin sakız rakısı tat veriyo sana....çevrende 'zamana bırak'diyen arkadaşların oluyo çoğu zaman...zamana lanet ediyosun,o zamanın bi an önce gelmesi için dualar ediyosun.......hayat başkaları için üzülmeye değecek kadar şans vermiyo bize ne yazıkk ki....bi bakıyosun zaman akmış,günler geçmiş,takvimler eskimiş ve sen büyümüşsün,hayat senden bi çok şey çalmış,sen gidene yas tutarken...zaman beklemiyo kimseyi öle acımasız ki akıp gidiyo....ama hayatı tüm gerçekliğiye yaşamak lazım....ağlaman gerekiyosa tutmak yanlış olur gözyaşlarını....ayrılık yaşayan bi arkadaşım sürükledi beni bu duygulara,ne garip bugün o,yarın ben ,öbür gün bi başkası yani içinde insan olmanın verdği duyguları barındıran herkesin başına gelecek bi durum bu.........

19 Mayıs 2008 Pazartesi

yalnızlık...


bugün fark ettim ki,ne kadar kalabalık olsada çevremiz,insan yalnız bi varlık...ellerini tutan birilerinin olması,yada kalabalık arkadaş grublarının olması ile ilgili bi durum değil bu....mantıken yalnızlık olgusu üzerine kurulmuş yaşamlarımız...sahipsizlik gibi aciz bişi değil bahsettiğim...herkes de gördüğüm ortak bi payda yalnızlık....birilerini dahi etmek isteriz nedense yaşamlarımıza,yanızlığın kronolojik olduğu gerçeğini bilinç altına atmaya çalışır gibi:S,bi de mutluluğumuzu başkalarına endeksli yaşamak isteriz ki o durum tam allahlıktır,mfönün bi şarkısı var ,senle beraber olsam da sevgilim ,ölsek de bu yolda,hep yalnızlık yavrum ,yalnızlık ömür boyu!!!!!!!!!!!işte buna şapka çıkartılır ,adamalar benden önce düşünmüşler yalnızlığın ömür boyu olduğu gerçeğini....yalnız kalmamamk adına kötü ilşkilerin sürmesi,evliliklerin devam etmesi gibi kötü durumlarla sonuçlanır bazen olaylar....en iisi yalnızlıklarımızı sevmeli,ve onunla yaşamayı öğrenmeli,hiç bişiye körü körüne bağlanmamamlıyız..........bize düşen ne yazık ki bu..

16 Mayıs 2008 Cuma

hayata dair enstanteneler bütünü


günler hızlı bi şekilde akıp gidiyor...yaşamak bazen fazlasıyla ağır geliyor ...bu yükün altında ezilip bükülüyor kendimi televizyon programlarına bağlanan,ismini vermek isitemeyen seyirci gibi hissediyorum...aslında her yenilgiden payıma düşeni almaya çalışıyor,her acının altından kalkmanın erdemine ulaşmayı planlıyorum...gidenin arkasında kalmayı,gelene kucak açmayı,yabancıyı sineye sarmayı öğretti bana hayat...biraz daha büyüdüm belki,ağlayarak geçtiğim yolları,köşe başlarını loş kafeleri düşünüyorum şimdi...hiç bitmez sandığım yaralarımın geçtiğini farkediyorum ...nasılda zamana yayılmış hepsi...bi günde geçmiyor acılar....gün oluyor bi bakıyosun tuhaf bi biçimde unutmuşsun eskiyi...ben de herkes kadar yandım heralde....biraz daha büyüdüm,biraz daha olgunlaştım,biraz daha tecrübe kazandım....geçmişi düşünürken,bugünü ıskaladığım çok fazla gün oldu...bilinçli yaşayamadım bazen...şimdi durup bakıyorum da kimin içinmiş bu acılar,kimin yasını tutmuşum.....kendi elimle yaratıp,özenle büyüttüğüm,çiçekler açan bahçelerimi,başkalarının talan etmesine nasıl izin vermişim....şimdiki aklım olsa gibi ağır laflar edip,yaşadığım duygulara saygısızlık yapmayacağım...iiki çok ağlamışım,iiki yastıklarım ıslanmış gözyaşlarımla ve iiki bu kadar sevmişim zamanında.....

7 Mayıs 2008 Çarşamba

people are starange






insanlar gariptir..... sen yabancı olduğunda.
yabancı olmak bir milliyet, toprak ya da dinle ilgili değildir
her zaman. aynı toprağın üzerine basıp yürüdüğün insanlara da yabancısındır
bazen olmaz oluyorsa-, çoğunlukla.
ve yalnız yürüdüğünde gülümsemezsin tanımadığın suratlara,
onlar da sana gülümsemezler, sanki suçmuş gibi gülümsemek,
hepsi acele acele işlerine giderler.
asık suratlı yabancı topluluğunun içinde,
nehrin içinde sürüklenen bir dal gibi durursun.
kırılmamaya çalışarak, batmamaya çalışarak,
bir yerlere takılırım,
bir yer bana ait olur, ben bir yere ait olurum diyerek.

21 Nisan 2008 Pazartesi

acıtmıyor sevdan






insanoğlunun doyumsuz olduğuna inanıyorum.Ne de olsa çiğ süt emmişiz.Hep daha iisi ,hep bi adım ötesi....Önemli olan sevilmek değil galiba..ben bunu anladım...Eğer öle olsaydı seni seveni sende severdin....Sevmek lazım ya,hıçkıra hıçkıra ağlasanda, sonunda yüreğinin bam telleri sızlasa da ,geriye bomboş hatıralar kalsa da nefes alır gibi sevmek lazım..Ölümüne sevmek.

fırtınada limana sığınmış gemi gibi çaresiz,süt dökmüş kedi gibi sessiz kalsanda,ellerin her seferinde bomboş kalsada,sevmek lazım öülümüne sevmek...Kendini sevmediğin kadar sevmek belkide..geceleyin kan ter içinde uyanıp onu aramalısın,aklına ilk gelen şey hep o olmalı..işte ,evde,sokakta,metroda,otobüste..beynin bi tarafı onun varlığıyla uyuşmalı...sevmek lazım ölümüne sevmek..

Ellerini her tutuğunda içinde depremler olmalı,kalbin çarpmalı onla buluşmaya giderken,ve direnmelisin onun için hayata,bir şehri sırf onun için sevmelisin...sevmek lazım ölümüne sevmek........o bi bıçak olmalı,sende içini deşmelisin bile bile....sevmek mi sevilmek mi istersin deseler sevmek derim galiba...hayat ban adaha anlamlı geliyo birini sevince.....

no comment





hayatta ne çok şey var değilmi zor olan......aşk da, aşksızlıkta .severek ayrılmakta..sevip kavuşamamakta..sevmesen bile terkedilmekte..bunları hepsi acıı.buna rağman sevilmek bu acıları karşılamıyor..insanı çok mutlu etmiyo..ünlü şarkıcı kıvrak dansçı mustafa sandal ne demiş :'gönlünü gün edeni sevmez sevda ister hep onu üzeni.....aşk acısı...en büyük acı, önce içiniz boşalır, bomboş kalırsınız, hiçbirşey yapmak, görmek, duymak istemezsiniz. saatlerce boş boş yatıp sabit bi yere bakarsınız. etrafınızdakilerin dedikleri sizin için hiçbir anlam ifade etmez. içte bir umut olur gene de, ne umduğunuzu bilmezsiniz ama umarsınız. sonra umut kaybolur, ve bu sefer yara kabuk bağlamaya başlar. en kötü süreçtir. çok hassassınızdır ve en küçük bi dikkatsizlikte hemen kabuk soyulur, herşeye yeniden başlamak zorunda kalırsınız. beterdir. ama aşka düşen, aşık olan kişinin mutlaka göze alması gereken bir acıdır. er geç kapınızı çalar..en iisi aşık olmamak sanırım,yazasım da yok zaten gazla olmuyomuş,lafla peynir gemisi yürümüyo....Ç(alıntı):)))

19 Nisan 2008 Cumartesi

hasan yeşilbudak _umutsuz aşıınım ben


kaç gündür aklımı kurcalayan bi ayrıntı.... hasan yeşilbudak olgusu...bizim sedanın tabiriyle murat bozgiller familyasına ait,dünyanın 8.harikası olmaya aday müthiş bişi....bi insanın hasanı varsa hiç mutsuz olmaz gibi geliyo bana nedense....mangaldaki köfteler içim kadar cız etmez be ya...:)onu görünce elim ayağım dilim dolaşıyo.....of bee.....bana, insanın kafasındaki güzellik tanımını tekrar tekrar düşündüren,elimizdekiyle yetinmenin acizliğini anımsatan,olcaksa en iisinden olsun gibilerinden laflar ettiren biri oldu hasan.....o hiç gidemeyeceğim bi şehir,hiç gerçekleşmeyecek hayallerim,yazılmamış şiirlerim,içimdeki tuna kiremitçiyi uyandıran ,bana şiir yazma hevesi veren kişi oluverdi....olursa hasan olsun 1 trilyon borcum olsun diom ....:)hasan k,m peki??halkbank voleybol takımında oynuyor,1984 adana doğumlu.10 yıl aarçelikte oynadıktan sonra voleybolda türkiye'nin en ii klüplerinden biri olan halkbanka transfer oldu...takımın liberosu..en yakın arkadaşı aynı takımda top koşturan volkan güç...(top koşturan biraz saçma oldu o futbol içindi sanırsam)

14 Nisan 2008 Pazartesi

akköprü 'den akm 'ye,çok çok eskilereeeeeeeeeeeeee:(


bugün akköpüden metroya bindim,akm de iniyim dedim,indim...tam metrodan dışarı çıkmıştım ki...akşam 19 sularıydı...çok güzel bi meltem vardı..allahım o meltem beni nerelere götürdü ya.....erenli günlere döndüm yine...o mavi gömleği geldi aklıma...böle havalarda mavi gömleğini giyerdi nasıl içim acıdı dallarım kırıldı brden,üzerime nedensiz bi ağırlık çöktü,trafik çok sıkışıktı ve araba kornaları vardı fonda oysa cahit berkay olmalıydı sanki:)aski binasıın önünde boluya gittim gittim geldim,ereni çok özlediğimi farkettim,bi baktım gözlerimden yaşlar akıyo....ne zaman yalnız kalsam hep eren geliyo düşünceme..kalabalıkta unutuyorum onu....kendimle yüzleştiğim her an yanıma hayali beliriyo....nedense bugünlerde daha fazla aklıma geliyo....her zamankinden daha yoğun ve daha derin....ikimize bu resim çokmuş galiba...ne acı ve ne yazık....kaybeden ikimiziz aslında...sadece ben değil...sende kaybettin eren emin ol sende kaybettin....aman ya ağlayacam yine............saçmalıyorum yine


gün geçer azalır sevgi

değişir herşeyin rengi

bugün değil yarın belki

unutursun mihribanım............

12 Nisan 2008 Cumartesi

süt mısır tarih mi oluyor?


son 6 aydır kafamı kurcalayan ilginç bi gelişme var...artık tüm köşe başlarında,mağza kenarlarında,parklarda,bahçlerde,alışveriş merkezlerinde küçük standlar halinde öbek öbek,dalga dalga yayılan mısırcılar mevcut...önce gelip geçicidir dedim,sora allah allah dedim.,şimdi hayırlısı diyorum....nasıl yayıldılar nasıl geliştiler ve nasıl tutuldular ki böle büyüdüler anlamıyorum?abi bu adamların kar marjı ne ya?bi de 3-5 çeşit baharat koymuşlar bi halta benzemiyo:( ayar oldum bak şimdi..yok nar ekşili,yok becel yağlı.....biz küçükken yaz aylarında mahallemize gözlüklü bi mısırcı gelirdi...biz ona mısırcı amca derdik...mısır sezonundan önce yeşil nohut satar,nohutlar yalan olunca mısıra dönerdi...kışın ne yer,ne içer orası şaibeliydi,senenin 6 ayı çalışıp,6 ay yattığına inanrdım ben...karınca misalii:)her akşam 6 7 sularına küçük arabasıyla gelir sokakığıma renk katar ,bizi sevindirirdi..o gelmeden paramızı hazır ederdik hatta,sütt mısırrrrrrrrrrrrrrr die bağırışı hala yankılanıyo beynimde:))bol tuz serptirir,mısırın kabuğundan yaptığı altlığı sıkıca tutar mısırımızı hebele hübele yemeye çalışırdık...bazı kibarlar vardı,onlar her taneyi eliyle koparırdı..onlara allahtan akıl fikir diliyorum burdan.....yemesi işkenceydi belki ama bi tarzı vardı ,bi adabı vardı...şimdi o ne ya öle bardağa dolduruyolar sabah çayı gibi...sevmedim bu mısır olayını...eski mısırcıları istiyorum:(yeniliklere karşıyım belki ne bilim olabilir:S

10 Nisan 2008 Perşembe

dişin intikamı ağrıymış:(((


ulen dişim ağrıyo:(bu sabah 6 sularında başladı ve aralıksız bu saate kadar (ki saat gecenin 1i olmasına rağmen )dinmedi.. ne lanet olası bişiymiş tanrım...ölsem daha ii dedirtiyo ...doğum sancısından sonraki en şiddtli ağrıymış literatürde...küfür üstüne küfür ama nafile....dişi ağrıyan kişi,dişi ağrımayan kişiyi dünyanın en mutlu insanı sanarmış rivayete göre....hakikaten öle ...şu ağrı bi geçsin....neler yapacağım....doğru düzgün yemek yiyemedim,gülemedim,nefes almama bile engel oldu kodumun ağrısı...ulen çok sinirliyim window mindow dalacam ya.....zaten ağrıdan ölmezsem içtiğim ilaçların yan etkisinden ölcem....10 ilaç içmişimdir kuvettle muhtemel....sabah olsun bi allahım ilk işim doktora gitmek yeminle tek geçsin ya başka bişi istemiyorum...:(((

8 Nisan 2008 Salı

acı gerçek...


bugün farkettim ki sana olan sevgim bitmeyecek,sadece azalacak....sadece daha az özleyeceğim seni,daha az anacağım,daha az düşüneceğim...ama hep aklımın bi yerlerinde olacaksın....seni koşulsuz,korkusuz ve belkide gözümü karartarak sevmiştim.....şimdi öle zor geliyo ki başka kalplere sana verdiğim değeri vermek,seni sevdiğim gibi sevmek ...sahiplenmek ve tüm gemileri yakıp tüm varlığımla odaklanmak....hayatta yalnızca bi kez deli gibi sevilirmiş ...ben seni işte öle sevdim...bu demek değil ki başkalarını sevmeyeceğim..başkalarıyla bişiler yaşamayacağım....tabiki olacak yeni şehirler..yeni aşklar ...yeni kalpler tanıyacağım...çoğunuda seveceğim belki...ama en çok seni....hep içimin bi yerlerinde olacaksın...hep benimle ...belki beni de kimse senin kadar sevmeyecek ve kimse senin kadar acıtamayacak ...yaralayamayacak belki bu yüzden....ne kadar az seversem o kadar az yıpranırım ,o kadar az üzülürüm belki....ölürken son nefesimde adını söleyeceğim en büyük hayalim bu .....şimdi gözlerim yaşlı.....yarına bişiyim kalmaz korkma ...alıştım yokluğuna...epey oldu sen gideli...çok şeyler değişti....çok kişiler girdi hayatıma ..çok kişiler çıktı...köprünün altında çok sular geçti yani...ben sana bakarken gözbebeklerin ta en içine bakardım....okula gidişini izlerdim sen köşeyi dönene kadar....nese ağlamayacağım bu gece...bi gecemi daha mahvetmene izin vermeyeceğim....

7 Nisan 2008 Pazartesi

samsun asfaltında otomobiller........


bugün bi değişiklik yapıp her zaman metroyla geldiğim yoldan yürüyerek gelmeyi denedim...çok yorucu ve sıkıcı olacağını düşünürken,kendimle yalnız kalmak,kendi iç sesimi dinlemek adına çok ii oldu...ince ince yağmur yağıyordu ve hava çok ılıktı....samsun afaltı boyunca ,iskitler sanayi ve bakım onarım tesisleri arasından, süzüldüm etlik kavşağına doğru....yol boyunca geçmişimi düşündüm...geleceğimi...şimdiyi....özlem duyduğum şeyleri....kırılganlıklarımı....bi de bol bol şarkı söledim...en çok da kalender meşrebi geveledim durdum ağzımda..bi de şarkının bütününü bilmiyorum baya midemi bulandırdım ''birazda şahin olsun''diye diye...:))) bence herkesin yapması gereken bi yolculuk bu...hayatımızda hep başkalarına vakit ayırıyoruz..başkalarını dinliyoruz...kendimizi hiç düşünmüyoruz..insanın kendine zaman ayırması gerekiyomuş...bunu hep yapacam...ayrıca ikdisadi bazda düşünürsek 1.50 cepte :))))bi kitabın adıydı galiba eskiden okuduğumm...yüreğinin götürdüğü yere git diyeee...benim yüreğim beni iskitler de cevat usta kaporta-cila-boy- marş değişim-eksoz-çelik jant anonime götürdü:))))bakalım sizinki nere götürecek.....

5 Nisan 2008 Cumartesi

üzdümü salla gitsin,o seni çok üzülüyor zannetsin:)

hayat insan ne getirir ne götürür bilinmez elbet...bugün yanındaki bir kişi yarın karşında olabilir....bu nedenle kimse tutamayacağı sözler vermemeli....seni sonsuza kadar seveceğim palavrasına bi zamanlar inan aptal kızlardanım kabul ediyorum.....böle bişey imkansızmış,öğrendim .....ama çok acı oldu.....çok şeyler aldı benden.....çok şeyler götürdü...çok derin yaralar açtı....şimdi daha temkinliyim...daha katı..daha duygusuz ...hayatımı ikinci bir kişinin aetkilemesini istemiyorum artık...canım sıkkınsa eğer,kendimden dolayı sıkkın olmalı...örneğin başım ağryosa...birine kızdığım için kendimi harap etmemeliyim..kendimizi çok sevmeliyiz...kendimize acı çektirmemeliyiz....hayatı tren yolculuğuna benzetiyorum....durakları olan,inişleri çıkışları,engebeleri olan bi yolculuk....her durakta birileri geliyo yaşamına...bi sonraki durakta yada 3 durak sora gitmek üzere...yolculuğun sonuna kadar çoğu kişi gidiyo, vagonlar boşalıyo....bi bakıyosun ki son duraktasın ve kendinden başka hiç bi gerçek kalmamış.....sırf bunun için sevmeliyiz kendimizi belkide....o yolculuğu yapan biziz..kendimiz...onun için kimseyi takmadan yaşamalıyız....MANSUR ARKINDA DEDİĞİ GİBİ...ÜZDÜMÜ GAZLA GİTSİN:))))

3 Nisan 2008 Perşembe

birilerinin murat bozu olmak


murat bozu çok beğeniyorum,lanet olsun tüm güzellikleri mıknatıs gibi üzerine çekmiş bu delüanlı:)boy ,pos, endam, ses, hepsi onda var...sanatçı kişiliğinin yanında özel yaşamıyla fazla gündeme gelmemesi ,polemiklere kulak tıkaması takdire şayan nitelikte...belki benim ve pek çok arkadaşımın yıllardır beyaz atlı prens dediğimiz soyut kişi,murat bozun gündeme gelmesiyle somutlaştı:)meğer biz yıllardır onu anlatır durumuşuz birimize( bi de kaan vardı liseden)seda geçen şöle bi kelam etti;'En çirkin kız bile murat boz gibi birini arar '.ne kadar haklıydı oysa..tüylerimi ürpertti bu gerçek...:)ama onun gibi birini bulmak çoğu kız için (100 kişide 99)imkansız.:(ancak 1 kişi murat bozuna kavuşuyo istatistiklere göre ne yazzık....ben murat bozun klonlanmasını...soyunun tükenmemesini...cerrahi operasyonlarla, toplumdaki sakalllı, kara- kura erkek sayısını azaltılmasını umut ediyorum...

2 Nisan 2008 Çarşamba

yarın önemli bi gün


yarın sedayla buluşcaz,önemi sedayla buluşuyo olmamdan kaynaklanımıyo :) sedadan sora önemli biriyle daha buluşcam....bi de fener maçı var...ben herşeyin ii olmasını umut ediyorum ...benim adıma..sevdiklerim adına...sevmediklerim adına....colayı kafaya dikip içmek bana çok güzel geliyo bu aralar...iiki cola var bide....eski ayakkabılar bende hep hüzün uyandırırı nedense...yaşlı insanlar da öle....ulus otobüslerini hiç sevmiyorum bu arada...hep hacı bayram camiine giden dedeler doluyo....beni ayar ediyolar...hepside birbirini tanıyo....o kadar yaşlının aynı otobüse doluşması allahın sopası yokki gökten indirsin dedirtiyo bana.....ankaray metroya göre daha romantik bi mekan bence...ışıkların loşluğundan kaynaklı bi durum olsa gerek....uzun yol otobüs kaptanlarına bedava havai tatili verilse bence:)tüp geçitlerde şarkı söleyen gençler çoğalsın istiyom...sürekli açılan park bahççe cami gibi...onlardan da her köşe başında olsun...sokağı neşelendirsin...içimizi aydınlatsın...kürt çalsın,çingen oynasın,,,hoppaaa:)bi de deri montlar türk hava kurumuna diye bi kampanya başlatıyorum...artık giyilmesin istiyorum...hülya avşarın eski filmlerindeki jönler giyodu en son...80li yıllar gibi deri montlarıda tarihin karanlık sayfalarına gömsek.....

1 Nisan 2008 Salı

yaredir sinede eski sevgili,eski sevgili eski günler:(




eski günleri özlediğimin anlardan biri daha...kriz gibi...sık olmasada ara sıra yokluyo...derler ya film şeridi gibi diye...işte aynen öle...içimde yaralar,yüreğimde acı,ruhumda enkaz bırakıp tekrar gidiyo....tekrar gelişine kadar kendimi anca toparlıyorum..tam toparlanıyorum derken bi tane dha geliyo:(hayatımın eskinin özlemiyle geçiyo ne acı

kim demiş kısmetsizim diye:)


uzun zamandır yalnızım,hayatımı tek başıma idame ettiriyorum,yalnız alışverişe çıkıyor,yalnız geziyorum(abarttım sanırım:))telefonumu evde unutuyorum ,bakmıyorum,elimden düşürmediğim zamanlara hayret ediyorum..hesap verdiğim kimse yok kısaca...yalnızlığımın pek çok nedeni var..kendime uygun birini bulamayışım,iç ve dış güzelliğin bi bütün olduğuna inanışım ki bu çok nadir insanda bütün halde var.....falan filan diye uzar gider reçetem..ama iki gün önce bi söz duydum birinden,benden hoşlanan ve beni hayatına dahil etmek isteyen birinden...hayatımın burcusunu bulana kadar yalnızım dedi...bence çok güzel kurulmuş bi cümleydi... yüreğimin ta en derinine saplandı kaldı,,,,birilerinin hayatında bi anlamım varmış dedim ve sevindim doğrusu...sahip oldumuz tek gerçek kendimiz galiba,hayatımıda biri olsada hep yalnız kalacağııma inanıyorum nedense...epey derinleşti yazım

30 Mart 2008 Pazar

kakül kestirdim sema'ya))


bugün benim için sıradan bi gündü,sora sedalara gittim çat kapı...ev ana baba günüymüş:) ( ben gözümü kapayıp salona geçtim,seda'nın önerisiyle)oda da oturduk sora pastaneye gittik falan...tam gidecektim ki aklıma semanın kırık makas biri olduğu geldi.sema bana bi şekil ver dedim,çalıştığı dersi yarım bırakıp koşarak odaya geldi:))sora saçımı ısladık,kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyordum,seda eline nerden temin ettiyse bi oklava almış,baş zebani gibi sandalyeye oturmuş sağa sola yönergeler veriyodu...sema dik dur,bana bak diye beni azarlıyodu..allahım napıyorum ben dedim:(semaya burnumun üstünden kes derken sema maksı bi vurdu benim saç gazeteye dökülldü,,seda gülüp duruyo ben iice kontak oldum,sora fön çektik baya güzel olmuştu....sedanın annesi yemek ye yemek ye diyodu o sırada.ben yeminler olsun aç değilim diyodum seda mini kurana el basıyo diyodu,sora bi kamyon çöpü aşağı indirdik,seda bei yuvarlayacaktı,,taksi geldi ben bindim taksiye....taksi akşamın karanlığında ilerliyodu,adam sürekli küfür ediyodu:)şimdi evdeyim,yeni türkü dinliyorum yinee,huzurluyum falan filannn